Nihat Genç hastanede. Bir süredir kanser tedavisi görüyordu, son beş gündür entübe durumda. Sosyal medyada onu sevenler dua ediyor, onu tanıyanlar “vatanseverliğini” ve “dürüstlüğünü” hatırlıyor. Ve evet, Nihat Genç gerçekten de bu ülkenin yetiştirdiği en namuslu, en korkusuz, en samimi kalemlerden biridir.
Çünkü o, ne modaya uymuş bir “aydın”dır, ne de iktidar değişince yön değiştiren bir “fikri cambaz”. Nihat Genç’in pusulası millettir, vatandır. Yalakalık yapmaz, eyyamcılık bilmez. Korkusuzca doğru bildiğini söyler, bedeli ne olursa olsun susmaz. İşte bu yüzden, kimilerinin gözünde “sert”, “aykırı” hatta “rahatsız edici” bulunmuştur. Ama unutmayalım: Gerçekler çoğu zaman rahatsız eder.
Bugün Nihat Genç’in başında saf tutanlar, onun ahlakını, cesaretini ve tavizsiz duruşunu bilenlerdir. Ne yazık ki bu toplumsal sahnede yine tanıdık bir çifte standarda şahit oluyoruz. Yıllarca bölücü terör örgütünü romantize eden, bebek katiline methiyeler dizen Sırrı Süreyya Önder hastaneye düştüğünde, bir kısım sahte vatanseverler hastane önünden ayrılmamıştı. Kameralar önünde “duyarlılık” pozları verilmişti.
Peki şimdi? Nihat Genç için tek bir “geçmiş olsun” cümlesi kuramayan, bir satır yazmaktan imtina eden bu ikiyüzlü kalabalık nerededir? Vicdanlarını nereye park ettiler? Samimiyet testinden bir kez daha kaldılar.
Ama varsın olsun. Bu millet Nihat Genç’i unutmaz. Onun kalemiyle, onun dik duruşuyla büyüyen nesiller var. O, yalnız gibi görünse de yalnız değildir. Onun gibi insanlar kolay yetişmez, kolay da kaybolmaz.
Biz, Nihat Genç’e Allah’tan acil şifalar diliyoruz. Ve biliyoruz ki bu topraklarda “Nihat Genç” ruhu hiç eksilmeyecek. Çünkü bu ülkenin sahici kahramanlara, gerçek aydınlara ihtiyacı hiç bitmeyecek.