Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) verilerine göre, Türkiye’nin ocak-ağustos döneminde serbest bölgeler dahil toplam makine ihracatı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 0,3 artışla 18,5 milyar dolara yükseldi. Sektör, kilogram başına ortalama ihracat fiyatını 8 dolara çıkararak dolar bazında yüzde 7,7’lik artışı, tonajda yüzde 6,9’luk daralmayla dengeledi. Ağustosta birim fiyatlar 8,3 dolarla yılın zirvesine ulaşırken, miktar olarak yüzde 12,3 daralma yaşandı; buna rağmen son 12 aylık dönemde makine ihracatında gerileme gözlemlenmedi.
Almanya’ya ihracat, ağustosta yüzde 6,6 artış göstererek ocak-ağustos döneminde 2 milyar doları geçti. ABD pazarında ağustosta yüzde 10,2 düşüş görülse de yılın ilk 8 ayında ihracat yüzde 2 artışla pozitif seviyede kaldı. Romanya, Fas ve Ukrayna gibi geleneksel büyük pazarlar dışındaki ülkelerde ise yüzde 10’un üzerinde artışlar kaydedildi.
Alt sektörlerde ağustosta deri işleme ve ambalaj makineleri ihracatı en yüksek artışı sağlarken, ısıtıcılar ve fırınlar ile yük kaldırma ve taşıma makinelerinde düşüş gözlendi. Yılın 8 aylık döneminde en çok ihracat artışı gösteren kalemler ise evsel ve endüstriyel soğutma makineleri (%1,8) ile içten yanmalı motor ve aksamları (%5,8) oldu.
Teknoloji ve AR-GE ile Yükselen Sektör
MAİB Başkanı Kutlu Karavelioğlu, Avrupa’daki ekonomik canlanmadan faydalanmanın ihracat için kritik olduğunu vurguladı. Karavelioğlu, küresel ticaretteki tarife karmaşalarının ve ürün niteliğine dair mekanizmaların ihracat rotalarını değiştirdiğini, Türkiye’nin ise otomasyon, hızlı teslimat ve nitelikli servis kabiliyeti ile öne çıktığını belirtti.
Karavelioğlu, “Yeni dönemde işletmeler, fiyat rekabeti yerine tedarik güvenliği, yüksek kalite ve sürdürülebilirlik üzerinden farklılaşmalı. Sayısı 169’a ulaşan AR-GE merkezlerimiz ve teknoloji seviyemizdeki yükseliş, ihracat birim fiyatlarımızdaki tarihi seviyelerde kendini gösteriyor.” dedi.
Türkiye, Avrupa İçin Stratejik Ortak Konumunda
Avrupa’daki şirketlerin bilgi yoğun üretimden teknoloji yoğun üretime geçmeye çalıştığını ve Türkiye’yi güvenilir bir tedarik ortağı olarak gördüğünü ifade eden Karavelioğlu, “Çin menşeli tek tedarikçi yaklaşımından uzaklaşmak, yerli kapasiteyi artırmak ve AB’nin tüm ihtiyaçlarına cevap verebilecek imalatçı profilini geliştirmek kritik öncelik haline geliyor.” diye ekledi.
AB’nin ana stratejisinin savunma kapasitesini artırmak ve enerjide bağımlılığı azaltmak üzerine şekillendiğini belirten Karavelioğlu, Türkiye’nin makine sanayisinin bu süreçte stratejik bir konumda olduğunu vurguladı.
Makine Sanayisi İç Talep ve Finansman Gereksinimlerine Odaklanıyor
Sanayi sektöründe yüzde 6,1 büyüme ve makine sektöründe yüzde 5,6 daralma gözlemlendiğini belirten Karavelioğlu, kapasite kullanım oranlarının imalat sanayisinde 73,5 ile 2023 sonrası en düşük seviyeye indiğini kaydetti. Ayrıca, ÜFE’nin aylık ortalama yüzde 2,8 artarken makine sektöründe yüzde 13,4’ü bulduğunu aktardı.
Karavelioğlu, KOBİ ölçeğinde teknoloji geliştiren makine imalatçılarının sürdürülebilir finansman ve özel desteklerle korunması gerektiğini belirterek, iç talep ve dış talepteki toparlanmanın sektörü kısa vadede yeniden büyüme yoluna sokamayacağını, bu nedenle sektörel tedbirlerin acil hale geldiğini ifade etti.